ISSN: 1300-4115
İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi - Göğüs Hastanesi Dergisi: 19 (3)
Cilt: 19  Sayı: 3 - 2005
ORIGINAL ARTICLE
1. 
LİSE ÖĞRENCİLERİNİN SİGARA ALIŞKANLIKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
FACTORS AFFECTING THE CIGARETTE SMOKING HABITS AMONG HIGH SCHOOL STUDENTS
Sibel ÖKTEM AYIK, Nilgün TAVUSBAY, Serpil ALPTEKİN, Önen CEYHAN, Mert AYDIN, İpek COŞKUNOL
Sayfalar 77 - 82
İzmir'deki lise öğrencileri arasındaki sigara içme prevalansı ile bunu etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla planlanan bu çalışma kapsamında lise 1.sınıfta okuyan 710 öğrenciye (319'i erkek, 391'i kız; yaş ortalaması 15.7±0.8) ayrıntılı bir anket uygulandı. Sigara içme prevalansının %26.7 (erkeklerde %28.8, kızlarda %25.1) olduğu izlendi. Öğrencilerin %82'i sigaraya özenti nedeniyle başlamış, %24.8'u sigarayı bırakmış, %47.4'i bırakmayı düşünüyordu. Öğrencilerin sigaraya başlama yaşı düştükçe ya da sigara içme süresi arttıkça, bir günde tüketilen sigara miktarı artmaktaydı (p<0.01). Anne-babaların eğitim durumu ile çocukların sigara içme oranları arasında istatistiksel olarak bir anlamlılık saptandı (p<0.05). Öğrencilerin sigara içmesinde annenin ve evdeki kardeşin önemli bir etken olduğu belirlendi (p<0.05). Sonuç olarak çoçukların sigara içme yaygınlığında aile içi etkileşimin önemli bir faktör olduğu söylenebilir.

2. 
AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA ANKSİYETE VE DEPRESYON DÜZEYLERİNDEKİ DEĞİŞİMLER
CHANGES IN ANXIETY AND DEPRESSION LEVELS AT THE PATIENTS WITH LUNG CANCER
Eda GÜREN, Serpil TEKGÜL, Semra BİLAÇEROĞLU, Selay ARSLAN, Pınar ÇİMEN, Naime TAŞDÖĞEN, Emel PALA ÖZDEN
Sayfalar 83 - 91
Bu çalışmanın amacı; akciğer kanserinin tanı ve tedavi sürecinde, hasta uyumu ve performansını bozması beklenen anksiyete ve depresyon düzeylerindeki değişimlerin incelenmesidir. Anksiyete ve depresyon düzey leri, akciğer kanseri ön tanılı hastalarda yatışta ve tanısal girişim öncesinde, akciğer kanseri kanıtlananlarda ise tedavi başlangıcından 1 ay sonra, Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) skalası kullanılarak değerlendirildi. Yaş, Eastern Cooperative Oncology Group (ECOG) performans durumu, histolojik tip ve hastalığın evresine göre, HAD skorlarındaki değişiklikler karşılaştırıldı. 103 akciğer kanseri hastasında (yaş: 61.4±0.98) anksiyete ve depresyon sırasıyla, hastaneye yatışta %25 ve %36, tanısal girişim öncesinde %21 ve %38 ve tedaviden sonra %21 ve %42 oranında saptandı. Anksiyete ve depresyon skorları sırasıyla, yatışta 6.01±0.62 ve 6.55±0.60, tanısal girişim öncesinde 5.98±0.58 ve 6.32±0.53 ve tedaviden sonra 6.23±0.57 ve 6.79±0.50 idi. Anksiyete ve depresyon skorlarında, histolojik, hastalık evresi ve tedaviye göre önemli fark saptanmadı. 65 yaş üstü hastalarda, 65 yaş altındaki hastalara göre 2. görüşmede anksiyete, 2. ve 3. görüşmelerde depresyon varlığı istatistiksel olarak daha yüksekti. ECOG 2 olan hastalarda ECOG 1 olan hastalara kıyasla genel olarak görüşmelerde anksiyete ve depresyon varlığı daha yüksekti. Akciğer kanserinde anksiyete ve depresyon önemli oran ve düzeylerde izlenmekte olup, hastalık evresi ve önemli ölçüde de tanı ve tedavi sürecinden bağımsızdır. Depresyon ve anksiyete düzeyi performans durumu kötüleşmesi ve yaşın artışı ile birlikte artmaktadır.

3. 
HEMOPTİZİLİ OLGULARDA ETİYOLOJİ VE AKCİĞER GRAFİSİ, BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT), FİBEROPTİK BRONKOSKOPİ (FOB) BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
EVALUATION OF ETIOLOGY AND RESULTS OF CHEST RADIOGRAPHY, COMPUTED TOMOGRAPHY (CT) AND FIBEROPTIC BRONCHOSCOPY (FOB) IN HEMOPTYSIS
Selay ARSLAN, Pınar ÇİMEN, Serpil TEKGÜL, Eda GÜREN, Enver YALNIZ, Emel PALA ÖZDEN
Sayfalar 93 - 100
Bu çalışmanın amacı, hemoptizinin etiyolojik dağılımını, etiyoloji ile hemoptizi miktarı arasındaki ilişkiyi ve farklı tanısal yöntemlerin sebebi saptamadaki yararlılığını göstermektir. Eylül 2001 ile Ağustos 2004 tarihleri arasında hastanemize başvuran 110 hemoptizili hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hemoptizinin en sık nedeni akciğer kanseri iken (%38.2), bunu tüberküloz (%12.8), pnömoni (11.8) izlemekteydi. Hemoptizi, olguların 78'inde ilk atak iken (%70.9), 32'sinde (%29.1) rekürren idi. Rekürren ve ilk hemoptizi atağında en sık neden akciğer kanseriydi (p<0.05). 110 olgunun 73'ünde (%66.4) hafif hemoptizi vardı ve bunların 32 (%43.8) sinde neden akciğer kanseriydi (p<0.05). Göğüs radyogramında %85 olguda lezyon saptanırken, bilgisayarlı tomografide (BT) %95, bronkoskopi (FOB) ile %73 olguda patoloji izlendi (p<0.05). Sonuç olarak, hemoptizinin en sık nedeni olarak akciğer kanseri saptandı. Antitüberküloz ve nonspesifik antibiyotik tedavisinin etkin bir şekilde kullanılmasına bağlı olarak hemoptizinin e tiyolojisinde tüberküloz ve bronşektazi vakalarına daha az oranda rastlanılmıştır. Tanısal değerlendirmede de BT'nin bronkoskopiye göre daha yüksek bir değere sahip olduğu görülmüştür.

4. 
TORAKS BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ EŞLİĞİNDE ANINDA SİTOPATOPLOJİK DEĞERLENDİRME YAPILAN TRANSTORASİK İNCE İĞNE ASPİRASYON BİOPSİSİ SONUÇLARIMIZ
RESULTS OF COMPUTED TOMOGRAPHY – GUIDED TRANSTHORACIC FINE NEEDLE ASPIRATION BIOPSY ACCOMPANIED WITH RAPID ONSITE EVALUATION
Aydan ÇAKAN, Mithat GASSALOĞLU, Işıl KARASU, Ayşe ÖZSÖZ, Ömer SOY, Zekiye AYDOĞDU DİNÇ
Sayfalar 101 - 106
Bu çalışmanın amacı; akciğer hastalıklarının tanısında sık kullanılan komplikasyon oranı düşük, basit ve etkin bir tanı yöntemi olan “Toraks Bilgisayarlı Tomografisi (BT) klavuzluğunda transtorasik ince iğne aspirasyon biopsisi”nin (TTİİAB) tanısal verimliliğini ortaya koymaktır. 4 yıllık periotta kliniğimizde 110 olguya BT kılavuzluğunda TTİİAB yapıldı. İşlem 22 Gauge iğne kullanılarak ve premedikasyon uygulanmaksızın gerçekleştirildi. İşlemin tekrarına anında sitopatoljik değerlendirme ile karar verildi. Alınan materyal Hemotoksilen-Eozin ile boyanarak ışık mikroskopisinde incelendi. BT'de periferik lezyon oranı %56.4, santral lezyon oranı %43.6 idi. Olguların %67.3'ünde tanı elde edildi. Benign olguların %12.2'sinde kesin tanı koyuldu. Malign sitoloji tesbit edilen olguların %7.24'ünde tip tayini yapılamadı. Lezyon boyutu ve yapısı (nodül, kitle, infiltrasyon) ile tanı koyma oranı arasında anlamlı ilişki saptanmadı (p=0.25, p=0.31). BT'de lezyonun periferik ya da santral olması tanı koyma oranını önemli ölçüde etkilemedi (p=0.35). Malign olgularda tanı koyma oranı anlamlı ölçüde yüksek bulundu (p=0.00). Sekiz olguda (%7.2) pnomotoraks gelişti. BT'de santral lezyonu olan olgularda komplikasyon gelişme oranı daha yüksek bulundu (p=0.07). TTİİAB sayısı ile komplikasyon gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmadı (p=0.73). Tecrübelerimiz bilgisayarlı tomografi kılavuzluğunda ince iğne aspirasyon biyopsisinin güvenilir ve iyi tolere edilebilen tanı değeri yüksek bir işlem olduğunu göstermektedir.

5. 
SAĞ ARKUS AORTA ANOMALİSİ: OLGU SUNUMU
RIGHT AORTIC ARCH ANOMALY: CASE REPORT
Gülru POLAT, Melih BÜYÜKŞİRİN, Gülistan KARADENİZ, Duygu ÜNALMIŞ, Gültekin TİBET
Sayfalar 107 - 109
Sağ arkus aorta nadir görülen bir anomalidir. Beraberinde diğer vasküler ve kardiak anomaliler de olabilmektedir. Bu anomali basıya bağlı disfaji veya dispne şikayetlerine yol açabilir. Toraks bilgisayarlı tomografide (BT) anomali kolayca izlenebilir. Ağrı yakınması ile başvuran olgumuzun çekilen göğüs radyografisi ve Toraks BT'sinde kitle lezyonu ile birlikte sağ arkus aorta anomalisi saptanmış olup nadir görülmesi nedeniyle literatür eşliğinde sunulmuştur.

LookUs & Online Makale