ISSN: 1300-4115
İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi - Göğüs Hastanesi Dergisi: 20 (3)
Cilt: 20  Sayı: 3 - 2006
ORIGINAL ARTICLE
1.
KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONUÇLARIMIZ
OUR RESULTS OF THE SURGICAL TREATMENT OF SMALL CELL LUNG CANCER
Soner GÜRSOY, Serkan YAZGAN, Sadık YALDIZ, Murat Uygar YAPUCU, Ahmet ÜÇVET, Cemil KUL, Halil TÖZÜN, Oktay BASOK
Sayfalar 55 - 60
Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK), akciğer kanserlerinin %20-25'ini oluşturmaktadır. Cerrahi serilerde bu oran %2-5 arasındadır. Kemoterapi (KT) ve cerrahi rezeksiyon uygulamalarından beklenen; yaşam süresinin uzatılması ve lokal nüksün azaltılmasıdır. Ancak, uygulanan tedavi modalitelerine rağmen, hastaların çoğu iki yıl içinde kaybedilmektedir. Bu çalışmada KHAK nedeniyle öpere edilen olgulann sağkalım sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Kliniğimizde Ocak 1989-Haziran 2003 tarihleri arasında, öpere edilen 512 akciğer kanseri olgusunun 15 inde KHAK'i saptanmıştır. Yaş ortalaması 55.67±13.3 (29-68) olan olguların biri dışında tamamı erkek ve sigara içicisiydi. 13 olguya rezeksiyon uygulanırken, iki olgu (%13.3) anre-zektabl bulunmuştur. Olguların dördüne pnömo-nektomi (%30.7), yedisine lobektomi (%53.8) ve ikisine bilobektomi (%15.3) uygulanmıştır. Patolojik evrelemelerinde, olguların biri (%6.6) Evre la, beşi (%33.3) Evre Ib, üçü (%20) Evre lib, üçü (%20) Evre Ula ve üçü (%20) Evre IIIb olarak sınıflandı. 5 ve 10 yıllık sağkalım oranları sırasıyla %39.5 ve %26.3 idi. Erken evrede ise (Evre I+II) 5 ve 10 yıllık sağkalım oranları sırasıyla %46.6 ve %23.3 idi. NO olgularla Nl ve N2 tutulumu olan olgular karşılaştırıldığında ise sırasıyla 5 yıllık sağkalım oranları %70 ve %0 olarak saptanmıştır (p<0.05). KHAK'de sağkalım oranlarımız literatür verileri ile uyumlu bulunmuştur. Erken evrede, mediastinal lenf bezi tutulumu saptanmayan olgularda cerrahi rezeksiyon uygulanabilir. Komplet rezeksiyon yapılabilen olgularda, postoperatif kemoterapi rejimlerinin de tedaviye eklenmesi ile, beklenen yaşam süresi uzatılabilir.
The sma 11 cell lung cancer (SCLC) constitutes 20-25% of all lung cancers. In the surgical series, this rate is 2-5%. It is expected that chemotherapy and surgical resection modalities provide longer survival and less local recurrence. In spite of treatment modalities, most of the patients die in two years. In this study, survival rate of the patients who were operated for SCLC evaluated retrospectively. Between January 1990 to June 2003, 512 patients with lung cancer were underwent surgical resection and 15 were SCLC. The mean age was 55.67 ± 13.3 (29-68). All of the patients were male and smoker, except one. Surgical resection performed in 13 cases. Other two cases were unresectable (13.3%). We performed pneumonectomy in four (30.7%), lobectomy in seven (53.8%) and bilobectomy in two cases (15.3%). Histopathological stages were Stage La in one (6.6%), Stage Ib in 5 (33.4%), Stage IIb in 3 (20%), Stage IlIa in 3 (20%), and Stage IIIb in 3 (20%) patients. Overall 5 and 10 years survival rates were respectively 39.5% and 26.3%. At the early stages (Stage I and II) 5 and 10 years survival rates were respectively 46.6% and 23.3%. Comparing NO cases with Nl and N2 cases, five years survival rates were respectively 70% to 0%. (p<0.05).

2.
KLİNİK ÖRNEKLERDEN MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS KOMPLEKS TANISINDA MTD (GEN-PROBE) SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
EVALUATION OF MTD (GEN-PROBE) RESULTS FOR DIRECT DETECTION OF MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS COMPLEX IN CLINICAL SPECIMENS
Can BİÇMEN, Meral COŞKUN, Ayriz T. GÜNDÜZ, Güneş ŞENOL, A.Kadri ÇIRAK, Serir AKTOĞU ÖZKAN
Sayfalar 61 - 69
Bu çalışmada, pulmoner ve ekstrapulmoner örneklerden MTD (Mycobacterium tuberculosis direct test) (Gen-Probe, Inc. San Diego, A.B.D.) testi ile Mycobacterium tuberculosis kompleks (MTB) moleküler tanısının kültür sonuçları ve klinik veri ile karşılaştırılarak duyarlılık ve özgüllüğünün retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarına Temmuz 2004 ve Mayıs 2005 tarihleri arasında kabul edilen toplam 764 örnek (%84 pulmoner ve %16 ekstrapulmoner) çalışmaya alındı. Tüm örneklere asido-rezistan boyama, kültür ve MTD uygulandı. MTD sonuçları üretici firma önerileri doğrultusunda değerlendirildi. 30.000 ve 499.999 RLU arasındaki değerler kuşkulu sınır olarak düşünüldü ve tüm kuşkulu sonuçlar için test yinelendi. Uyumsuz sonuçlar, klinik veri ve örneklerin yinelenen sonuçları ile beraber değerlendirildi. MTD, kültür ve yayma pozitifliği, sırasıyla, %19.1, %17.7 ve %4.3 olarak bulundu. Dört örneğin MTD sonucu kuşkulu sınır olarak saptandı. Altı örneğin kültür sonucu kontaminasyon ve dört örnek ise atipik mikobakteri olarak belirlendi. Genel olarak, örnekler için duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerler sırasıyla, %94.1, %99.1, %99.2 ve %99.5 olarak bulundu. Pulmoner, ekstrapul-moner, yayma pozitif ve yayma negatif örnekler için duyarlılık, sırasıyla, %93.8, %80, %100 ve %91.7 olarak hesaplandı. Hem ekstrapulmoner ve hem de pulmoner örneklerin özgüllüğü %99.1 olarak bulundu. Kültür ve yayma ile negatif ve MTD ile pozitif bulunan 13 örnek, klinik veri ile tüberküloz olarak değerlendirildi. Sonuç olarak, nükleik asit amplifikasyon temelli MTD testi, klinik örneklerden MTB'in hızlı tanısında güvenilir olmakla birlikte, seçilmiş hastalarda, klinik veriler ve geleneksel tanı yöntemleri ile beraber yorumlanarak kullanılması gerektiği düşünüldü.
Evaluation of sensitivity and specificity of the molecular detection of Mycobacterium tuberculosis complex (MTB) by MTD (Gen-Probe, Inc., USA) for diagnosis of tuberculosis in comparison with culture results and clinical outcome was intended. A total of 764 specimens submitted to the microbiology lab of our hospital between July 2004 and May 2005 were studied. Acid-fast staining, culture and MTD were performed on all samples. Among the specimens, 84% and 16% of them were pulmonary and extrapulmonary specimens, respectively. MTD results were interpreted according to the manufacturer's recommendations. The values between 30,000 and 499,999 RLU were considered as indeterminate. All indeterminate results were repeated twice. Resolution of discordant results was accomplished by incorporating clinical data and repeated specimen analysis. MTD, culture and smear positivity were 19.1%, 17.7% and 4.3%, respectively. MTD results for four specimens were indeterminate. Six of culture results were contaminated and four of them were identified as atypical mycobacterium. Overall sensitivity, specifity, positive and negative predictive values for the specimens were found as 94.1%, 99.1%,

3.
İZMİR GÖĞÜS HASTALIKLARI HASTANESİ YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE 2006 YILINDA SOYUTULAN GRAM NEGATİF ÇOMAKLARIN ANTİBİYOTİK DİRENÇ ORANLARININ RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ
RETROSPECTIVE EVALUATION OF THE RATE OF ANTIBIOTIC RESISTANCE OF GRAM NEGATIVE BACILLUS IN 2006 IN MEDICAL INTENSIVE CARE UNIT OF IZMIR CHEST DISEASES HOSPITAL
Ayriz GÜNDÜZ, Meral COŞKUN, Can BİÇMEN, Güneş ŞENOL, Pınar ÇİMEN, A. Kadri ÇIRAK, Hüseyin HALİLÇOLAR
Sayfalar 71 - 77
Yoğun bakım üniteleri, dirençli mikroorganizmalarla oluşan infeksiyonların ortaya çıktığı ve yayıldığı başlıca birimlerdir. Bu nedenle nozokomiyal infeksiyonların kontrolü için yapılan harcamalar giderek artış göstermektedir. Bu çalışmada 1.1.2006 ile 31.12.2006 tarihleri arasında Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) yatan hastalardan soyutulan gram negatif bakterilerin, çeşitli antibiyotiklere duyarlılıkları retrospektif olarak incelenmiştir. En sık infeksiyon etkeni olan mikroorganizmalar; Acinetobacter baumannii, Pseudomonas aeruginosa, Klebsiella spp. ve Escherichia coli'dir. Yoğun bakım ünitesinden soyutulan gram negatif bakterilerin tüm antibiyotik gruplarına karşı belirgin derecede dirençli olduğu görülmüştür. Acinetobacter baumannii kökenlerinde karbapenem direnci %73.4, netilmisin direnci %32.8, sefaperazon-sulbaktam direnci %46 iken, Pseudomonas aeruginosa kökenleri için en etkili antibiyotiklerin karbapenemler, piperasilin-tazo-baktam, sefaperazon-sulbaktam ve amikasin olduğu gözlendi. Gram negatif enterik bakterilerde yüksek oranda Genişletilmiş Spektrumlu Beta Laktamaz (GSBL) varlığı saptandı. Karbapenemler ve sefa-perazon-sulbaktamın yanısıra piperasilin-tazo-baktam, sefoksitin, amikasin bu grup bakterilere oldukça etkin bulundu.
Intesive care units are the main source of the widespread infections due to resistant microorganisms. Therefore, financial expenses necessary for nosocomial infection control have been increasing day by day. In this study, antibiotic susceptibilities of gram negative bacteria isolated from the hospitalized patients in the intensive care unit (ICU) of our hospital between 1.1.2006 and 31.12.2006 were analyzed retrospectively. Most frequently isolated microorganisms causing infection were Acinetobacter baumanii, Pseudomonas aeruginosa, Klebsiella spp. and Escherichia coli. It seemed that gram negative bacteria isolated from ICU were significantly resistant to all antibiotic groups. Carbepenem, netilmicin and cefaperazone-sulbactam resistance in Acineto-bacter baumanii isolates were 73.4%, 32.8% and 46%, respectively. The most effective antibiotics against Pseudomonas aeruginosa strains were carbapenems, piperacillin-tazobactam, cefaperazone-sulbactam and amikacin. High level of extended spectrum beta-lactamase production was found in gram negative enteric bacteria. Piperacillin-tazobactam, cefoxitin and amikacin were also found as significantly effective against this group of bacteria in addition to carbepenems and cefaperazone-sulbactam

4.
TRAKEOBRONKOPATİ OSTEOKONDROPLASTİKA: OLGU SUNUMU
TRACHEOBRONCHOPATHIA OSTEOCHONDROPLASTICA: CASE REPORT
Gülru POLAT, Melih BÜYÜKŞİRİN, Duygu ÜNALMIŞ, Sabri KALENCİ, Nur YÜCEL, Gültekin TİBET
Sayfalar 79 - 82
Trakeobronkopati osteokondroplastika (TO), etyolojisi bilinmeyen nadir bir hastalıktır. Bu yazıda, kronik öksürük yakınması ile başvuran 54 yaşında kadın olgu incelendi. Olguya yapılan fiberoptik bronkoskopide (FOB) trakea ve ana bronşların duvarlarında çok sayıda beyaz renkte, sert, düzensiz nodüler lezyonlar saptandı. Bronkoskopik biyopsi patolojisi TO olarak rapor edildi. Nadir görülen bir hastalık olması ve öksürük etyolojisini araştırırken FOB'un önemini vurgulamak amacıyla olguyu sunduk.
Tracheabronchopathia osteochondroplastica (TO) is a rare disorder with unknown aetiology. In this paper, 54 years old female patient who applied with the complaint of chronic cough investigated. Fiberoptic bronchoscopy revealed numerous white, hard, irregular nodules on the walls of trachea and main bronchi. Pathological diagnosis of bronchoscopic biopsy was TO. We presented the case because TO is a rare disorder and FOB is important in evaluating the aetiology of chronic cough.

5.
TÜBERKÜLOZ PERİTONİTİN EŞLİK ETTİĞİ BİR TÜBERKÜLOZ LENFADENIT VE
MİLİER TÜBERKÜLOZ OLGUSU A CASE OF TUBERCULOSIS LYMPHADENITIS AND MILLIARY TUBERCULOSIS WITH TUBERCULOSIS PERITONITIS
Ceyda MAHLEÇ, Sena YAPICIOĞLU, Yasemin YILDIRIM, Ufuk YILMAZ, Hüseyin HALİLÇOLAR
Sayfalar 83 - 88
Ateş, kilo kaybı, sarılık, boyunda şişlik yakınma-sıyla başvuran 32 yaşındaki erkek olgunun akciğer radyogramında; bilateral, yaygın milier görünüm, boyun ve batın bilgisayarlı tomografisinde multipl lenfadenopati (LAP) ile batında asit saptandı. Servikal lenf bezi biyopsisi "kazeifiye granülomatöz inflamasyon olarak rapor edildi ve biyopsinin direkt yayma bakısında asido-rezistan basil pozitif bulundu. Parasentez yöntemiyle elde edilen periton sıvısının asido-rezistan basil kültürlerinde "Mycobacterium tuberculosis" üredi.Periton, boyun, mediasten ve batında yaygın nekroze LAP ve akciğerde milier dağılımla karakterize, yaygın tutulumlu, ağır form tüberkülozun günümüzde nadir görülmesi ve hastalığın sıra dışı görünümlerinin ayırıcı tanıda güçlükler oluşturabilmesi nedeniyle olgumuzu sunmayı uygun gördük.
A 32 year old male patient, suffering from fever, loosing weight, ichterius and swollen neck, has applied to our clinic. Chest X-RAY showed bilateral disseminated milliary patern, neck CT showed multiple LAP and abdominal CT showed multiple LAP and ascite. Cervical LAP biopsy was reported as caseous granulomatous inflamation and biopsy acid-fast staining was found positive. Culture of periton fluid for mycubacterium tuberculosis was positive. We present this case, because disseminated serious tuberculosis and disseminated LAP in peritoneum, neck, mediastinum, abdomen and milliary patern in lung are rarely observed.

LookUs & Online Makale