ISSN: 1300-4115
İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi - Göğüs Hastanesi Dergisi: 22 (2)
Cilt: 22  Sayı: 2 - 2008
ORIGINAL ARTICLE
1.
EKSTRAPULMONER TÜBERKÜLOZLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK, KLİNİK VE LABORATUVAR ÖZELLİKLERİ
EPIDEMIOLOGIC, CLINICAL AND LABORATORY FEATURES OF CASES WITH EXTRAPULMONARY TUBERCULOSIS
Nilgün TAVUSBAY, Aydan MERTOĞLU, Nimet AKSEL, Ayşe ÖZSÖZ
Sayfalar 27 - 34
Tüberküloz (TB) tüm organ ve dokuları tutabilen bir infeksiyon hastalığıdır. Pulmoner TB formu daha yaygın olarak görülmesine karşın ekstrapulmoner tüberküloz (EPT) halen önemli bir klinik problemdir. Bu çalışmada EPT tespit edilen olguların epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 1997-2003 yılları arasında kliniğimizde Ekstrapulmoner überküloz tanısı alan olgular restrospektif olarak değerlendirildi. Altı yıllık süre içinde kliniğimizde yatarak TB tanısı alan toplam 1649 olgunun 210'unda (%12.7) EPT saptandı. Ekstrapulmoner tüberküloz olgularının oranı bakımından 1997-2002 yılları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0.768). Olguların yaşları 14-85 arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 38.66 idi. Yediyüzkırk kadın olgunun 141'inde (%19.10), 909 erkek olgunun 69'unda (%7.60) EPT saptanmış olup aradaki fark kadınların lehine istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0, 000). En sık tutulum plevra (%67.6) ve lenf bezinde(%19.5) saptandı. Diğer tutulumlar; kemik TB (%4.28), periton TB (%3.8), milier TB (%3.3), genitoüriner TB (%2.38), larinks TB (%2.38), barsak TB (%2.38), deri-mukoza TB (%1.42), TB menenjit (%0.95), karaciğer TB (%0.95), perikard TB (%0.95), psoas kası absesi (%0.47), epidural abse (%0.47)olarak gruplandırıldı. Akciğer TB ile birliktelik %27.1, diabetes mellitus birlikteliği %5.2 olarak bulundu. Sonuçlarımız EPT'un görülme yaşı ve cinsiyet dağılımının pulmoner TB'dan farklı olduğunu gösterdi. Ülkemiz gibi TB insidansının yüksek olduğu bölgelerde etiyolojisi saptanmayan enfeksiyoz hastalıkların ayırıcı tanısında EPT'un akılda tutulması gerektiği kanaatine varıldı.
Tuberculosis (TB) can involve any organ system in the body. While pulmonary tuberculosis is the most common presentation, extrapulmonary tuberculosis (EPT) is also an important clinical problem. In present study it was aimed to investigate the epidemiologic, clinical and laboratory features of patients with extrapulmonary tuberculosis. For this purpose we evaluated the cases, diagnosed as EPT in our clinic between 1997-2003, retrospectively. During these six years EPT was found in 210 (12.7%) of 1649 tuberculosis cases. According to the frequency of EPT cases, there was no statistically significant difference among the years 1997-2003 (p=0.768). The ages of cases were between 14-85 (Mean age=38.7). Among 740 females with TB 141 cases, had EPT and 69 of 909 males with TB had EPT. Frequency of EPT in females (19.1%) was significantly higher than males (7.6%) (p=0.000). The most common sites of involvement were pleura (67.6%) and lymph nodes (19.5%). The other sites were as follows: Bones (4.3%), peritonium (3.8%), miliary TB (3.3%), genitourinary system (2.4%), larynx (2.4%), intestinal system (2.4%), skin-mucosae (1.4%), meningium (0.9%), liver (0.9%), pericardium (0.9%), abscess of psoas muscle (0.5%) and epidural abscess (0.5%). Additional pulmonary TB was found in 27.1% and diabetes mellitus was found in 5.2% of patients. The analysis shows important differences, by age and sex, in the likelihood of a tuberculosis patient presenting with extrapulmonary tuberculosis. We concluded that in countries where TB incidence is as high as in our country, EPT must be kept in mind in differential diagnosis of infectious diseases with unknown etiology.

2.
AKCİĞER TÜBERKÜLOZLU KADIN VE ERKEK OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI
COMPARISION OF THE MALE AND FEMALE CASES WITH PULMONARY TUBERCULOSIS
Nimet AKSEL, Aydan MERTOĞLU, Hülya DOĞAN, Şevket DERELİ, Ayşe ÖZSÖZ
Sayfalar 35 - 45
Bu çalışma tüberkülozlu olgularda bakteriyolojik, radyolojik, klinik özellikler, laboratuvar bulguları, ilaç direnç oranları, tedaviye yanıt ve yan etkiler yönünden kadın ve erkekler arasında fark olup olmadığını araştırmak amacıyla planlandı. Kliniğimizde 4 yıllık period içerisinde bu tanı ile yatan olguların retrospektif olarak dosya kayıtları incelenerek ilk 100 kadın (yaş ort. 48.9) ve 100 erkek olgu (yaş ort. 47.3.) çalışmaya alındı. Her iki grupta en sık rastlanan semptom öksürük olup, balgam çıkarma dışında, semptomlar açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Semptomların başlama süresi kadınlarda daha yüksek bulundu (p=0.552). Kadınlarda tüberkülozlu ile temas (p=0.014), erkeklerde alkol ve sigara alışkanlığı belirgin olarak daha yüksek oranda saptandı (p=0.000). Laboratuvar değerlerinde; anemiye kadınlarda, hipoalbuminemiye erkeklerde anlamlı ölçüde daha yüksek oranda rastlandı. Tüberküloz ilaçlarına karşı toplam direnç erkeklerde, daha yüksek oranda bulundu (p=0.268). En sık görülen yan etki hepatotoksisite idi (p=0.843). Bir aylık tedavi sonrası radyolojik yanıt bakımından gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı (p=0.366). Kadın ve erkek tüberkülozlu olgular arasında hastalığın prognozunu ya da tedavisini değiştirecek herhangi bir özellik saptanmamıştır. Tüberküloz kontrol programları geliştirilmesinde cinsiyet farklılıkları konusuna karşı duyarlı olunmalıdır.
This study has been planned with the aim of researching the differences between male and female tuberculous cases according to bacteriological, radiological and clinical features, laboratory findings, rates of drug resistance, response to treatment and side effects of drugs. After retrospective analysis of the records of patients hospitalized in our clinic with the diagnosis of tuberculosis during a four year period, the first 100 male and 100 female cases have been included the study. While cough was the most frequent symptom in both groups, any significant difference wasn't observed among the symptoms except for sputum. The period of time for initiation of symptoms was longer in females (p=0.552). In females, the history of contact with tuberculous patient was significantly more (p=0.014), in males smoking and alcohol abuse were more (p=0.000). Among laboratory findings, anemia was more significant in females and hypoalbuminemia was more significant in males. The rate of total resistance to anti-tuberculosis agents was higher in males than in females (p=0.268). The most common side effect of treatment was hepato-toxicity and no difference was found between males and females according to the frequency of side effects (p=0.843). After a period of treatment for one month, any difference wasn't observed between the groups according to radiological response (p=0.366). Between male and female tuberculous cases, any statistically significant difference, that can alter the prognosis or treatment of tuberculosis, wasn't observed. Gender differences must be considered while developing tuberculosis control programmes.

3.
PULMONER HİPOPLAZİ: ERİŞKİN YAŞTA TANI ALAN İKİ OLGU
PULMONARY HYPOPLASIA: TWO PATIENTS DIAGNOSED AT ADULT AGE
Ahmet Emin ERBAYCU, Zühre TAYMAZ, Özgür USLU, Mehmet GÜLPEK, Fevziye TUKSAVUL, Salih Zeki GÜÇLÜ
Sayfalar 47 - 50
Pulmoner hipoplazi, değişen oranlarda azalmış ya da az gelişmiş akciğer dokusu ile karakterizedir. Belirgin bir klinik görünüm olmadığı için tanı bazen ileri yaşlarda konulmaktadır. Hastalar bazen rutin radyolojik tarama sırasında tespit edilmektedir. Bu yazıda 33 ve 36 yaşlarında tanı alan iki olgu sunulmaktadır. Her iki olguda da radyolojik olarak tek taraşı akciğer volümünün normalden küçük olduğu ve pulmoner arterin hipoplazik olduğu tespit edilmiştir. Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisinde ilgili alanlarda ventilasyon ve perfüzyon azalmaları izlenmiştir. Pulmoner hipoplazi, radyolojik olarak bazı akciğer parankim hastalıklarını ve damarsal anormallikleri taklit etmektedir. Tanı için bilgisayarlı tomografi anjiyografi veya manyetik rezonans anjiyografi yeterli olmakta, ventilasyon/perfüzyon sintigrafisi tanıyı desteklemektedir.
Pulmonary hypoplasia is characterized by decreased or poorly built pulmonary tissue in various parts. Diagnosis is sometimes made at adult ages because of the absence of a marked clinical feature. Patients are diagnosed sometimes in routine radiological test procedures. Two patients diagnosed at 33 and 36 years old are presented. In both patients it was observed radiologically that unilateral lung volume is lower than normal and pulmonary artery is hypoplasic. The scinti-graphic assessment of ventilation and perfusion showed a decrease in both ventilation and perfusion in affected regions. Pulmonary hypoplasia imitates some pulmonary parenchimal diseases and vascular abnormalities radiologically. Computed tomography angiography or magnetic resonance angiography are enough for diagnosis and ventilation/perfusion scan confirms the diagnosis.

4.
ENFLAMATUAR BARSAK HASTALIĞINI TAKLİT EDEN İNTESTİNAL TÜBERKÜLOZ OLGUSU
A CASE OF INTESTINAL TUBERCULOSIS MIMICKING INFLAMMATORY BOWEL DISEASES
Yelda VAROL, Atike DEMİR, Zeynep BAŞER, Serhan OLCAY, Şevket DERELİ, Nur YÜCEL, Rıfat ÖZACAR
Sayfalar 51 - 54
Tüberküloz; tüm dünyada insidansı halen artmakta olan önemli bir sağlık sorunudur. Tüberkülozlu hastaların yaklaşık %1'i intestinal tüberkülozdur. Ancak tüberküloz insidansının artışı ile birlikte intestinal tüberkülozun da daha sık görüleceği belirtilmektedir. İntestinal tüberkülozun, başlıca enflamatuar barsak hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıkla klinik benzerlik göstermesi nedeniyle tanısı zordur. Kırkdört yaşında kadın hasta birbuçuk aydır devam eden ishal, karın ağrısı, halsizlik, kilo kaybı yakınması ile gastroenteroloji kliniğine başvurmuş. Crohn hastalığı ön tanısı ile izlenen hastanın kolonoskopisinde ileoçekal bölgede enflamatuar barsak hastalığı ile uyumlu ülserasyonlar saptanmış. Akciğer radyogramında kaviter lezyon saptanması üzerine sevk edilen olgunun balgam direkt bakısında asidorezistan basil (ARB) saptandı ve kültüründe Mycobacterium tuberculosis üredi. Aktif akciğer tüberkülozu tanısı alan hastanın kolonoskopik biyopsi preperatları intestinal tüberküloz ile uyumlu olarak değerlendirildi. Aktif akciğer tüberkülozu ve intestinal tüberküloz tanıları ile antitüberküloz tedavi başlandı. Olgumuzda akciğer tüberkülozu saptanması intestinal tüberküloz tanısını kolaylaştırmıştır. Ancak sadece intestinal bulguları olan olgularda Crohn hastalığı düşünülerek verilen steroid ve immünomodülatör tedavi hastalığın progresyonuna neden olabilir. Bu nedenle sadece kolonoskopik muayene değil, yanı sıra histopatolojik inceleme, akciğer radyogramı ve tüberkülin deri testinin birlikte değerlendirilmesi intestinal tüberküloz tanısı için önemlidir.
Tuberculosis is an important health issue with a rising incidance all around the world. Nearly 1% of the tuberculosis patients are intestinal tuberculosis (IT). It is predicted that IT prevalance will increase along with the rise of tuberculosis prevalence. The diagnosis of IT is difficult because it mimics many other disorders especially inflammatory bowel diseases. A fourty four year old woman patient applied to a gastroenterology clinic with the symptoms of diarhea, abdomen pain, weight loss, debility lasting for an one and half month. She went through colonoscopy with the pre-diagnosis of Crohn's Disease and colonoscopy revealed inflammation in her iliocecum concordant with inflammatory bowel disease. The case was further investigated upon the upper lobe cavitary lesion in chest radiography suggestive of TB, acidoresistant bacillus (ARB) was determined in the direct sputum microscopy and Mycobacterium tuberculosis proliferated in the sputum culture. The colonoscopic biopsies of the patient who was diagnosed as pulmonary tuberculosis had the typical formations of IT. Antituberculosis treatment according to the diagnosis of lung and intestinal tuberculosis was started. In our case, determination of the lung tuberculosis facilitated the diagnosis of intestinal tuberculosis. But the patients who only have abdominal symptoms may have the risk to be treated like inflammatory bowel disease with steroids and immunomodulator therapy which might cause a progression of the disease. As a conclusion we think that evaluation of the histopathological examination, chest radiography and tuberculin skin testing along with the colonoscopy contributes significantly to the diagnosis of intestinal tuberculosis.

5.
PULMONER ALVEOLER MİKROLİTİYAZİS: OLGU SUNUMU
PULMONARY ALVEOLAR MICROLITHIASIS: CASE REPORT
Mine GAYAF, Birsen ŞAHİN, Işıl KARASU, Ayşe ÖZSÖZ
Sayfalar 55 - 60
Pulmoner alveoler mikrolitiyazis (PAM) intraalveoler bölgede kalsifik granüllerin birikimiyle karekterize nadir görülen bir hastalıktır. Kırk dört yaşında kadın hasta göz kanalında tıkanıklık nedeniyle planlanan operasyon öncesi çekilen akciğer radyogramında yaygın, bilateral, alt zonlarda yaygın kalsifiye mikronodüller görülmesi üzerine tetkik için servisimize yatırıldı. Yaklaşık 5-6 yıldır eforla gelen nefes darlığı tanımladı. Karbon monoksit difüzyon kapasitesi %71 olarak ölçüldü. Toraks yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografisi PAM ile uyumlu olan hastaya fiberoptik bronkoskopi yapıldı. Hastaya histopatolojik olarak PAM tanısı konuldu. Orbita bilgisayarlı tomografisinde sol nazolacrimal kanal distalinde 6-7 mm çapında taş yönünden şüpheli görünüm ve nazolakrimal kanal stenozu saptandı. Nadir görülmesi nedeniyle olguyu literatür bilgileri ışığında sunuyoruz.
Pulmonary alveolar microlithiasis (PAM) is a rare disorder usually presenting with extensive intra alveolar calcium deposition. 44 year old woman with nasolacrimal duct obstruction and chest radiogram showing extensive, bilateral, bazilary calcific micronoduler lesions was admitted to hospital for investigation. She told that she had sufferred breathlessness after an effort for 5-6 years. Carbon monoxide diffusion capacity was 71%. Fiberoptic bronchoscopy was performed to the patient whose thorax high resolution computed tomography was adjusted to PAM. She was diagnosed as PAM by histopathology. In her orbital computed tomography, nasolacrimal stenosis and an opacity suspected of microlith was detected. Because it is a rare disorder, we have presented the case by the light of literature.

LookUs & Online Makale